4.02.2012

GONORE ( cinsel yolla bulaşan bir hastalık )




oplumda “bel soğukluğu” olarak bilinen gonorenin etkeni Neisseria gonorrhoeae (Okunuşu: Nayserya gonore) adlı bakteridir. Mikrop vücuda girdikten sonra, kadında rahim boynuna, erkekte idrar yoluna yerleşir ve bu bölgelerde iltihaplanma yapar. Enfeksiyonun belirtileri, bakteri ile karşılaştıktan sonra genellikle 1-4 gün içinde ortaya çıkar; ancak bazen bu süre biraz daha uzayabilir. Gonore tamamen belirtisiz de seyredebilir. Belirtisiz hastalık kadınlarda, erkeklere göre daha sıktır.


Kadınlardaki belirtiler

  • Sarı-yeşil, bazen kokulu, bol miktarda akıntı

  • İdrar yaparken ağrı, sık idrar yapma isteği

  • Adet arası dönemde kanamalar

  • Cinsel ilişki sırasında ağrı

Erkeklerdeki belirtiler

  • İdrar yolunda hafif sızlama hissi; birkaç saat sonra idrar yaparken şiddetli ağrı

  • Penisten, sarı-yeşil renkli, koyu kıvamlı akıntı

  • Sık ve dayanılmaz bir idrar yapma isteği

  • Penisin dışa açılan bölümünde kızarıklık ve şişlik

Yaptığı diğer hastalıklar

  • Mikrobu taşıyan bir kişiyle ters ilişki sonucunda kadınlarda ve eşcinsel erkeklerde, dışkı kanalında gonore gelişebilir. Hastalık makat (dışkılama deliği) çevresinde ağrı ve akıntı ile seyreder. Bu bölge kızarık ve duyarlıdır, dışkı sümüklü ve irinli olabilir.

  • Mikrobu taşıyan bir kişiyle oral (ağız) seks sonucunda boğazda gonore meydana gelebilir. Bu durum bazen boğaz ağrısı ve yutma güçlüğüne neden olur.

  • Cinsel organlarını elleyip, gözlerine süren kişilerde, mikrop içeren cinsel organ salgılarının gözle teması sonucunda, gözde bir enfeksiyon gelişebilir (gonore konjunktiviti).

  • Yenidoğanlarda, doğum sırasında anneden bulaşma yoluyla her iki gözkapağında şişme ve gözlerden cerahatli akıntı görülebilir.

  • Gonore kan dolaşımıyla vücudun başka bölgelerine, özellikle deri ve eklemlere de yayılabilir.




Bulaşma yolları

  • Cinsel ilişki (vajinal, anal, oral)

  • Hamile anneden bebeğine doğum sırasında

Tanı

  • Cinsel bölge hekim tarafından muayene edilir.

  • Erkeklerde penisten, kadınlarda ise rahim ağzından akıntı örneği alınır. Bu amaç için ucu pamuklu çubuklar kullanılır.

  • Hastadan alınan örnek mikroskop altında incelenir ve kültürü yapılır.

  • Bakterinin (gonokok) mikroskopta görülmesi veya kültürde üretilmesi ile tanı konur.

  • Kadınlarda bu yöntemlerle tanı koyma oranı erkeklerdekine göre daha düşüktür (%60)

Tedavi

  • Genellikle kas içine tek bir antibiyotik enjeksiyonu ya da ağızdan alınan tek antibiyotik hapı ile tedavi edilebilir.

  • Gonoreli erkek ve kadınlarda klamidya enfeksiyonu sık görüldüğünden, hastalara ayrıca bu hastalık için de tedavi verilmelidir.

İstenmeyen etkiler (Komplikasyonlar)

  • Tedavi edilmese bile birkaç hafta içinde yakınmalar kendiliğinden gerileyebilir. Ancak bu koşullarda hastalık süregen (kronik) hale gelebilir.

  • Erkekte en önemli komplikasyonu (istenmeyen etki) torbalarda ağrı ve şişliğe neden olmasıdır.

  • Kadınlarda ise enfeksiyon yukarıya doğru ilerleyebilir ve yumurtayı rahme taşıyan tüplere ulaşıp tıkanmaya yol açarak, kısırlık nedeni olabilir. Hatta buradan da karın içine yayılarak ağır, yaşamı tehdit eden enfeksiyonlara kadar ilerleyebilir.

kaynak;cinsel hastalıklar.net

3.31.2012

SİFİLİS (cinsel yolla bulaşan bir hastalık )

- bugün eşcinsellerle katıldığım bir seminerde cinsel yollarla bulaşan hastalıklar anlatıldı. ben ve çoğu eşcinselin bilmediğimiz ve bilmemiz gereken birçok önemli bilgilerin olduğunu farkettim. bu hastalıklardan biride sifilis hastalığıydı. doktor anlatırken adeta kendimi bilgisiz ve acemi bir eşcinse olarak hissettim. resimler akarken gözümün önünden allhım bu ne böyle demekten alamadım kendimi. arkadaşlar bu hastalığın ve ilerde işleyeceğim diğer hastalıkların sizlerde olmasını istemiyorsanız lütfen  korumalı olarak sex yapın ve patnerinizinde sizin gibi düşünmesini sağlayın. doktor güzel bir laf söylemişti temiz partner temiz bir ilişki demektir....




resimler hoş değil biliyorum arkadaşlar ama lütfen bunlar ciddiye alınacak bir konu.

Sifiliz (Frengi)
 
Sifiliz veya halk arasında bilinen ismiyle frengi, tarih boyunca çok iyi bilinen treponema pallidum adı verilen bir spiroketin yol açtığı, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır.
Ana bulaşma yolu cinsel temastır. Bakterinin bulaşması vajinal, anal veya oral seksle olabilir. İnfekte kişiyle cinsel temas sonrası bulaşma riski yaklaşık 1/3’tür. Gebelik sırasında anneden bebeğe plasenta yoluyla da bulaşabilir.
Tuvaletlerden, kapı kollarından, yüzme havuzlarından, hamamlardan, saunalardan, giyim eşyaları ve ortak kullanılan yeme - içme araç ve gereçlerinden bulaşmaz.

Belirti ve Bulguları
Kuşkulu cinsel temastan yaklaşık 3 hafta sonra (10 - 90 gün) genital bölgede şankır adı verilen sert, ağrısız ve tabanı temiz bir yara ortaya çıkar. Bu yara tedavisiz olgularda bile 3 - 6 hafta içinde iyileşir.
Bu yara tedavi edilmezse., sifilizin ikinci evresi başlar. Bu evrenin en sık görülen bulgusu deri döküntüleridir. Mukozalar, el ayası ve ayak tabanı da dahil olmak üzere tüm vücudu tutabilir. Döküntülerin yanı sıra halsizlik, başağrıları, boğaz ağrısı, ateş, kas ağrıları, kilo kaybı, saç dökülmesi, yaygın lenf bezlerinde büyüme ve condyloma lata adı verilen, genital bölgede ortaya çıkan siğil benzeri lezyonlar görüleblir. Bu evrede merkezi sinir sistemi, karaciğer, böbrek, göz, eklem ve kemikler de tutulabilir.
Tedavisiz olgularda yıllar sonra gom adı verilen oluşumlar deri, kemik ve karaciğer başta olmak üzere tüm dokularda ortaya çıkabilir.







 
 
 
 
Teşhis

Tanı için, ilk olarak şankırın tabanından kazınarak alınan materyalin karanlık saha mikroskopisi yapılıp spiroketler görülmesi gerekir. Bu şekilde tanı koyulabilir.

Etkenin alınmasından kısa süre sonra kanda etkene karşı antikorlar belirmeye başlar. Genellikle tanı bu antikorları saptayan testlerin yapılmasıyla koyulur. Önce tarama testi olarak sifilize özgül olmayan VDRL veya RPR testleri yapılır. Bu testlerin yapılması kolay, hızlı ve ucuzdur. Tedavisiz sifiliz olgularının tümünde bu iki test pozitiftir. Başarılı bir tedaviyi izleyerek kaybolduklarında, tedavi başarısını izlemek için de bu testlerden yararlanılır. Eğer bu testler pozitifse, tanıyı doğrulamak için sifilize özgül testler (FTA-ABS, TPHA, ELISA testleri) yapılır. Bu testler genellikle yaşam boyu pozitif olarak kalırlar.









 
Gebelik Sırasında Sifiliz Bebeğe Geçebilir mi?

Eğer anne sifiliz hastasıysa, gebelik sırasında bebeğe geçme riski yüzde 40’dır. Doğumsal sifiliz bebekte ciddi sorunlara yol açabilir. Sifilizli doğan bebeklerin yaklaşık yüzde 10’u doğumdan sonra kaybedilir.
 
 
Sifilizle HIV Enfeksiyonu Arasında Bir İlişki Var mı?
Sifilizli olanlarda HIV enfeksiyonu, olmayanlara göre 2 - 5 kat daha fazla görülür. Bunun nedeni sifilize ait genital bölgedeki yaranın HIV’nün geçişini kolaylaştırmasıdır


Tedavi

Her dönemdeki sifiliz penisilinle kolay bir şekilde tedavi edilebilir.

Bir kişi sifiliz geçirip tedavi edildikten sonra tekrar sifilize yakalanabilir mi?
Sifilize karşı oluşan koruyucu antikorlar zaman içinde kanda azalarak kaybolurlar. Bu yüzden sifiliz tekrar bulaşabilir ve hastalık oluşabilir.

Sifilize Karşı Nasıl Korunulur?

Sifilizden korunmak için yapılması gerekenler:
· Kuşkulu cinsel temastan uzak durmak
· Tek eşlilik - arkadaşlığı seçmek
· Kondom kullanmak
· Gebelerin sifiliz yönünden taranması





Frengi, döküntü döneminde de tedavi edilmez ise ne olur?
Gerek birinci, gerekse ikinci dönemde tedavi edilmeyen frengi vakalarının üçte birinde, hastalık uzunca bir süre sessiz kaldıktan sonra daha ileri bir döneme gider. Bakteri kalp, gözler, beyin, sinir sistemi, kemikler, eklemler başta olmak üzere vücudun birçok yerinde hasarlara neden olur. Bunun sonucu ruhsal bozukluklar, körlük, felçler ve ölüm meydana gelir.
Frengi gebe kadından bebeğine bulaşır mı?
Tedavi edilmeyen frengili gebe kadından, bakteri hamilelik esnasında bebeğe bulaşabilir. Bulaşım riski % 70 dolayındadır. Bu gebelerin ise yaklaşık % 25'i, ölü doğum ya da erken dönem bebek ölümü nedeni ile çocuklarını kaybederler.


Frengi kan nakli ile de geçer mi?Hastalık mikrobu kanda da bulunduğundan kan donörlerinde frengi testi yapılır. Test sonucu hastalık bulunduğu anlaşılırsa kan başkalarına verilmez. Kontrolsüz kan nakli ile hastalık sağlam kişiye bulaşabilir.

Frengi tanısı basit midir?
Frenginin ilk belirtileri diğer bazı hastalıklarda da bulunabilir. Bu nedenle hastalık tanısı sadece hekim tarafından konulabilir. Hekim yaralardan alacağı örnekte mikroskop altında bakteriyi görebilir. Bunun yanında tanı koymaya yardımcı kan testleri de vardır. Ancak, ilk 3 ay testlerin yalancı negatif sonuç (mikrobu taşıdığı halde negatif sonuç çıkması) verebileceği de akılda tutulmalıdır.

not: lütfen partnerinizde bu belirtiler varsa ilişkiye girmeyin ve onunda tedavi olmasını sağlayın.

3.30.2012

takıntılarım ( fetişizm )



Önecelikle fetişizm nedir onun açıklamasını yapmak istiyorum;
fetişizm; İnternette doktorların bahsettiği kadarıyla CİNSEL SAPKINLIK, BİR CİSME YA DA OBJEYE AŞIRI DÜŞKÜNLÜK gibi bir dolu ama çoğu yanlış olan sözlerle anlatılmış. Ayrıca Fetişizmin gerçek tanımı "Fetişistler Bayanları birer tanrıça olarak görürler ve onlara itaat edip emirlerini yerine getirerek onlara layık olmaya çalışırlar. Çünkü fetişistler Bayanların yanında değersiz varlıklardır ve bayanların sadece ayaklarına layık olduklarını düşünürler. Her ne kadar fetişizme Ayak seviciliği dense de fetişizmin temelinde bu vardır.

Cinsel fetişizm, ilk olarak Alfred Binet tarafından Le fétichisme dans l’amourde tanımlanan ama kökeni daha eskilere dayanan, cansız bir nesnenin veya bir beden parçasının tahrik edici olarak algılanmasına denir. Kök olarak antropolojide doğaüstü güçlere sahip olduğuna inanılan nesneler için kullanılan fetiş teriminden gelir.

- fetişizmin bir çok türü vardır bunların hepsini tek tek bloğumda işleyeceğim. ama ilk önce düşüncelerimi söylemeden geçmek istemiyorum. internette tanıştığım bir çok insan bana ilişkide nelerden hoşlandığımı sorar bu hepimizin başına gelmiştir. bir insan ilişkide nelerden hoşlanır ki benim bildiğim sevişilir sonra oral yada anal ( isteğe bağlı ) ilişkiye girilir daha sonra partnerin bir sigara yakar ve döner kıçını yatar. tabikide bunu olması gerektiği için söylemiyorum eleştirel bir şekilde söylüyorum. her neyse bir gün biri bana ayaklarımın güzel olup olmadığını sordu şaşırdım ayaklarımla ne alakası vardı ki yaşamak istediğim ilişkinin. işte öyle değilmiş bey fendi tam bir ayak hastasıymış ayak yalamak ona müthiş zevk veriyormuş şaşırtıcı geldi bana ve ne bir doktor nede bir piskolok gibi düşünemedim çünkü buna hiç bir anlam veremiyordum insan bir insanın ayağını yalamaktan neden nasıl zevk alırdı ki.  bende bunu araştırdım ve sizinle paylaşma gereksinimi duydum.

- ayak fetişmi ;

Ayaklar ve ayak parmaklarının boyu, topuklar ve tabanı, uzun tırnak, temizliği veya kirliliği, ayakkabılı ve çoraplı giyinik durumu veya kokusundan cinsel çekilim duyulması. Karşı cinse veya kendi cinsleri arasında yapılabilir. Ayakseverler haz duydukları ayakları öpmekten, yalamaktan, okşamaktan ve koklamaktan zevk alırlar.
Ayak fetişizminin erkekler arasındaki en yaygın fetişizm türü olduğu bildirilmiştir.
Fetişizm, bir objeye olan aşırı bağlılık olarak tanımlanabilir, çorap, ayak v.b şeyler olabilir. Fetişizm denince ilk akla gelen ayak, çorap ve ayakkabıdır ancak çok fazla türleri olan fetişizm çeşitleri göbek, kulak, el, üniforma ve benzerleridir.
Yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin % 1,14 ünün ayak fetişisti olduğu belirtilmiştir. Bu araştırma çok objektif olmamakla birlikte, daha ciddi bir araştırma yapılana kadar referans gösterilebilecek bir veridir. Yahoo grupların ayak fetişizmiyle ilgili olanlarının diğer gruplara oranlayarak bu sonucu elde etmiştir.

işte bir genç anlatıyor;






Sanırım 6-7 yaşlarımdaydım ve apartmandaki komşumuzun kızıyla sık sık Alaaddinin Sihirli Lambası adında bir oyun oynardık. Oyun basitti, biri lambanın sahibi olur ve cinden 3 dilek dileme şansı olurdu fakat sebebini ve bunun neden böyle olduğunu hatırlamıyorum ama her nedense genelde dileklerimiz ya halım ol, ya solucan gibi sürün ya da çoraplarımı kokla vs. olurdu. Bu oyunu çok sık oynardık ve ben hep cin olup o kızın halısı olmak veya çoraplarını koklamak için can atardım ve bu bana iğrenç görünse de her nedense bir yandan da hoşuma giderdi. Yaklaşık 1 sene bu oyunla yaşadım ama daha sonra ortaokul dönemime kadar fetişizmle alakalı bir şey yaşadığımı hatırlamıyorum..
7. sınıfta mahalledeki arkadaşım (erkek) biraz kafadan çatlak birisiydi ve bir gün bu ayakkabısını hepimizin gözü önünde koklayıp gülmüştü ve biz daha önemlisi ben bundan gerçekten de iğrenmiştim. Yani şu an sizin bu olaya baktığınız gibi ÇOK İĞRENÇ gelmişti. Fakat bir gün hani derler ya insanın başına ne gelirse meraktan gelir diye bende merak edip bize gelen misafirin ayakkabısını kokladım ve kendime itiraf edemesem de bu koku hoşuma gitmişti. Liseye kadar bayanların ayakkabı kokusundan hoşlanan insanın bir tek ben olduğumu sanıyor ve bunu hastalık olarak görüyordum. Lisede ise internette tesadüfen bunun bir tek bende olmadığını gördüm ve o an ki mutluluğumu inanın kelimelere sığdıramam. Her neyse zamanla bu olayı araştırmaya başladım ve FETİŞİZMin birçok çeşidi olduğunu gördüm. Kimisi çıplak ayaktan, kimisi spor kısa çoraptan, kimisi topuklu ayakkabıdan, kimisi botlardan, kimisi spor ayakkabılardan, kimisi naylon çoraplı ayaklardan hoşlanıyordu. Hatta bayanların koltuk altını koklamaktan ve erkek ayaklarından hoşlananları bile gördüm. Son olarak rastladığım en ilginç 2 fetişizm ise birisi NEKROFİLİ ölü insanlardan hoşlanma bir diğeri bebek bezinden hoşlanma. Buraya yazmadığım daha yüzlerce fetişizmin olduğunu söyleyebilirim ama en yaygın fetişizm ayak fetişizmi ve bende kısa spor çoraplı bayanlar ve spor ayakkabı giyen bayanlardan hoşlanıyordum. Yani bunları koklamak, yalayıp temizlemek neyse detaya inip iğrendirmeden devam ediyim. Bunları öğrendikçe FETİŞİZMde haz aldıklarım arttı.

3.28.2012

ŞİİRsel !!





İnsanlar tuhaftır ! Fena birşey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar.



Halit Ziya Uşaklıgil

çıkmaz bir aşk öyküsüydü bizimkisi !!

  




çıkmaz bir aşk öyküsüydü bizimkisi ;
evli adamla genç bir delikanlının çocukluk aşk'ı ! süregelen hayat mücadelesi karşı yakada doğup karşı yakada ölü bulunmuştu...onca yaşanan acıların ardından küçücük bir veda bile edemeyen bir ayrılık öyküsüydü;bütün izlediklerimi,bütün okuduklarımı yaşadıklarıma ve daha nice yaşayamadıklarıma yorduğum zamanlarda kimse görmezdi göz yaşlarımı; saklardım ! aklıma gelirdi çoğu zaman,kimse bizi ayıramasın diye sana aldığım yüzüğü parmağından hiç çıkarmayışını,çift yumurta ikizi gibi kıyafetlerimizi aynı alışımızı,ayakkabıları,pan​talonları,sana pantolon giydirmeyi sevdirişimi,birlikte yaptığımız tatili,Ünye Park Oteldeki çalan müziğe kendini kaptırışını ve "sen olmazsan bende olmam" deyişini hiç unutamayışım
sevgili(m).


medya ve eşcinsellik





ülkemizde eşcinsellik medyamızda pek konu olmaz. konu olması için ya eşcinsel bir cesedi bulunacak bir çöp kutusunda yada ünlü bir eşcinsel çıkıp itiraf edecek eşcinsel olduğunu. eşcinselliği işleyen bir kaç medyatik şeylere bakalım..

arka sokaklar: eşcinselliği travesti yada tıranseksüel cinayetleriyle ele alıyor. izlerken içim gidiyor. evet onlarda üzülüyorlar ve suçlulara cezalarını veriyorlar ama bu ülkemizde eşcinsel cinayetlerinin çok olduğu ve bunların durdurulamaz olma gerçeğini gizlemez. yine de bu olayları tarafsız bir onuyla ele aldıkları için onları tebrik ediyorum.

yine bir ara atv ekranlarında yayınlanan kılıç günü adlı dizide de eşcinsel bir sahne yayınlanmıştı. bende dahil olmak üzere ekranları başındaki bir çok insanı şaşkına çevirmişti. bu sahnenin yayınlanması beni o kadar mutlu ettiki hem verilmek istenen mesaj hemde dizinin müdavini olan babamın o sahneyi izleyip beni biraz daha normal karşılama düşüncesiydi beni bu denli mutlu eden. o sahneden sonrada zaten rahat rahat babamla televizyon karşısına geçip diziyi izlemeye başlamıştım. ama maalesef çok geçmeden dizi ekranlardan kaldırıldı. nedeni belirtilmedi aslında neden belliydi. örnek vermek gerekirse rtük başkanı zait akman çıkıp şu kadar şikayet aldık demesi yokmu sanki gerçeklik payı varmış gibi yahu kime ne başkasının cükü sizin düşüncelerinizi başkasına aktarmaya utanmıyor musunuz. biz ve bizim tabakamız rahatsız oldu desene....

eşcinsel konulu oturumlar yapan bir diğer medyatik program ise çok sevdiğim show men okan bayulgendir. kendisi hakkında da magazin programlarında gay haberleri çıkmıştır. o eşcinselmi yok sa değilmi bilmiyorum ama bildiğim bir şey var o da okanın tam bir eşcinsel dostu olmasıdır.

evett ülkemizde maalesef eşcinselliği konu edinen medya bu kadar. birde yabancı ülkelere bakalım diyeceğim ama maalesef bunun için ne blok sayfalarım yeter nede yazmam için zaman. bütün dizilerde. show programlarında, gazete sayfalarında eşcinseli ve eşcinselliği görmek mümkün işte kendini aşmak deyimide burda gösteriyor kendini. biz konuşmaya korkarken onlar hayatlarının her alanına almışlar eşcinselliği. eşcinselliğin bir gün bizim ülkemizde de bu denli konuşulması dileği ile...

koli nedir?




Koli kelimesini herkesin bilmemesi çok doğal (yersen) çünkü koli kelimesini en çok Tek Gecelik İlişki yaşayanlar kullanır olsalar gerek. Nedeni ise kelimenin anlamında yatıyor.
Lubunca’ yı duymayanınız yoktur. Aslında öyle bir dil yok. Bildiğim kadarıyla; Romenlerin kullandıkları kelimelerden seçilmiş ve genellikle travesti ve daha çok feminen gaylerin kendi aralarında kullandıkları dildir diye düşünüyorum. Hani 2 kişi karşılıklı konuşsa bu dile vâkıf olmayan 3. Kişi hiçbir şey anlayamaz.


İşte o dilde “koli” de “cinsel ilişki yaşanılacak partner” anlamına geliyor. “Koli kesmek” ise “Cinsel İlişki” anlamına geliyor işte. Cümle içinde örneklendirirsek;